Ancak Gürsoy, padel sporunun Türkiye’de büyürken tenis sporundaki yapısal sorunları tekrarlayıp tekrarlamayacağı konusunda endişeli. Geçmişteki sorunlara dikkat çekerek, sürdürülebilir bir padel kültürü oluşturmanın zor olduğunu düşünüyor. Berlin’deki deneyimi sırasında, sporun kulüpler, federasyonlar ve yerel yönetimlerle oluşturduğu ekosistemi gözlemledi. Bodrum’a döndüğünde, burada yapılan yeni tesislerin, padel sporunun Türkiye’deki dönüşümünü yansıttığını ifade ediyor.
Gürsoy, Bodrum’daki spor tesislerinin estetiği ve kalitesiyle dikkat çektiğini, içerideki padel kortlarının da bu tesisin önemli bir parçası olduğunu vurguluyor. Burada, padel kortlarının yanı sıra sosyal olanakların ve fitnes alanlarının da bulunduğu belirtildi. Ayrıca, Bodrum’un ikliminin ve sosyal yapısının, padel sporuna olan ilgiyi artırabileceğini ifade ediyor, ancak henüz bir genç sporcu yetiştirme modelinin kurulmadığını düşünüyor.
Padel sporundaki gelişimin, sadece kort sayısının artmasına bağlı olmadığını, iyi oyuncular yetiştirmenin uzmanlık gerektirdiğini belirtiyor. Türkiye’de velilerin sistemin boşluklarını doldurduğunu, ancak bu durumun sorunlu olduğunu vurguluyor. Tenis deneyimlerinden ders alarak, padel için doğru modelin inşa edilmesi gerektiğini savunuyor. 2023 Avrupa Oyunları’nın padeli gösteri sporu olarak ön plana çıkarmasının önemli bir işaret olduğunu ifade ediyor ve 2027 yılına odaklanılması gerektiğini söylüyor.















